Alıntılar ChatGPT den alınmıştır.

"Ne pahasına olursa olsun hiç durmadan hareket etmek istiyordu, çünkü hareket etmek var olmak anlamına geliyordu."

"Ne zaman irademe müracaat edersem büyük bir yorgunluk duyuyorum. Kendimi hadiselerin eline bırakayım mı?"

"En iyisi size bir sır vereyim: Önce kendi aynanıza bakın…"

"Eğrilikle dünyanın öbür ucuna gidilir; ama geri dönülmez."

"Bana öyle geldi ki alınyazım bana seçme sevinçler ve sevme ıstıraplar gösterecek."

"Eylemlerimin ahlaki olup olmadıklarını, onların hitap ettiği kitle belirler."

"Hayal kurmak, insanın ruhunu besler."

"Medeniyet, insanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkûmdur."

"Hiç kimsenin tam sanıldığı gibi olmadığını anlatmak istiyordu."

"Bazen hayal kurmak iyidir! Ama Tanrı bilir! Özellikle hayaller dışında da düşünecek bir şeyiniz varsa."

"İnsanlar tuhaftır; fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa, mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar."

"Rahatlatıcı, dinlendirici aynı zamanda ise ufuk açıcı bir kitap."

"Bir insanı sevmek, onu; zayıflıkları, zaafları, yanlışlarıyla birlikte kabul etmek demektir."

"Bir başka ilginç şey de ölenin vücudunun büyük bir hızla dağılmasıydı. Öldüğü andan itibaren vücudu parçalanıp dağılmaya, gözlerinizin önünde erimeye başlardı."

"Düşündüğüm kadar güçlü olmayabilirim, dedi yaşlı adam. Ama epey numara bilirim ve azimliyim."

"Pek çocukluğun ait bir sevda hatırası vardı ki yalnız onu düşünürken belki o zaman aşık olduğunu zannederdi; fakat bu o derece uzak ve uzaklığıyla o derece silik bir hatıraydı ki doğru bir hüküm verecek kadar ayrıntıyı hatırlayamazdı."

"Her yandan yardım isteyen çığlıkların geldiği bu tür sahnelere fazlasıyla tanık olmak, insanın kalbini taşa çeviriyordu."

"Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor, soluğu tıkanıyordu."

"Metih veya zem, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nden bahsedilirken daima bir hakikat unutulmuştur. O da bu müessesenin benim şahsımla, hatta mazimle olan sıkı bağlılığıdır."

"Kafatasımın içindeki boşluğu benliğimin her hücresinde hissedebiliyordum. Tepeden tırnağa içim oyulmuş gibiydi."

"Paltom bile ağır gelirken, nasıl taşırım koskoca dünyayı sırtımda?"

"Büyük felaket anlarında olduğu gibi, büyük sevinç günlerinde de duygularımızı başkalarıyla paylaşmak bizim için bir derin ihtiyaçtır."

"Güzellikten büyük asâlet, kalp sâfiyetinden büyük servet mi olur?"

"Ben Kemal Paşa'dan yana olmam da, kimden yana olurum? Çünkü, o, yarın bu dev işini başaracak olan serden-geçti gönüllülerin başıdır."

"İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir uzun gün daha yaşamak için mi?"

"İnsanın canını sıkan ne biliyor musun? Herhalde onların yalan söylemesi değil. Yalan, her zaman affedilebilir… Yalan sevimli bir şeydir, çünkü insanı gerçeğe ulaştırır. Hayır, burada insanın canını sıkan şey, yalnız yalan söylemeleri değil, kendi yalanlarına kendilerinin de inanmalarıdır."

"Daha dün ruhlarının yalnızlığında hasta odalarının loşluğunda çabucak ölmeyi arzulayanlar, başkalarının yaşamını ve mutluluğunu görünce nasıl da yaşamak istiyorlar."

"Peki normal nedir Allah aşkına? Herkes gibi olmak mı?"

"Kendini kurtar, boğulsan bile en azından kıyıya doğru gittiğini bilerek ölürsün."

"İnsanlar kim daha yürekliyse onu takip ediyor, onun dediklerini doğru kabul ediyorlar."

"Beni kıyamet kopmasıyla çaysız kalmam arasında seçim yapmak zorunda bıraksalar, dünya yıkılsa umurumda olmayacağını, ama çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım."

"Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir."

"Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı..."

"Sadece evcilleştirdiklerini tanıyabilirsin, demiş tilki. İnsanların artık hiçbir şeyi tanıyacak vakti yok. Her şeyi gidip dükkandanlardan hazır alıyorlar. Ama arkadaş dükkanı olmadığı için artık hiç arkadaşları yok."

"Çünkü dediğim gibi, iyilik diye bir şey varsa bize bu dünyada lazım..."

"Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım."

"Yalnızlık dinmeyen bir sızıdır."

"Beni iyi etmen için gelmen gerekiyor."

"Beni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah besliyor, vatan için besliyor!"

"Mutluluktan vazgeçilmez, mutluluğa alıştın mı, bırakamazsın bir daha!"

"İçimdeki sıkıntı beni boğuyor."

"Geçmişine ait boş pişmanlıklar, yakıcı vicdan azapları ona iğne gibi batıyor; bütün gücüyle bu işkenceden kurtulmaya uğraşıyor, suçu yükleyecek kendisinden başka birini bulmaya çalışıyordu. Ama bu kim olabilirdi? Hep Zahar yüzünden, diye mırıldandı."

"Sabır —manevi yüreklilikle maddi çekingenliğin bu garip karışımı— artık Tess'in önemsiz bir özelliği değil, onu ayakta tutan şeydi."

"Adalet, bazen en acımasız şekliyle tecelli eder."

"Öyleyse bilmediğin şeye neden karışıyorsun?"

"Her zaman en çok sesi çıkanlar en aptal olanlardır."

"Bazen gözümüzün önündeki şeylere bakıp burnumuzun dibindeki şeyleri keşfederiz. Sevdiğimiz insanları."

"Yaşayan ruh hayat ister. Ruh matematikçilerin kurallarına uymaz. Ruh isyankârdır!"

"Hayatın en güzel anları, beklenmedik anlarda karşımıza çıkar."

"Gücün bütün çekiciliği alçakgönüllülüktedir."

"Gelip geçici düzenler köpük gibi yok olur gider."

"Senin bana ne kadar tesir ettiğini biliyor musun? Beni gündüzleri düşündüren, gece sabahlara kadar uyutmayan hep sensin."

"Hayat ve zaruretler insana birçok şeyler öğretir."

"Beni seviyorsan, bana acı çektirme; çünkü ben seni öyle bir aşkla seviyorum ki, bu aşk beni öldürecek."

"İnsanlar tuhaftır!.."

"Güzellik ve görkem şimdi onunla beraber, el ele yürüyordu; bütün güç ondaydı."

"Sen yaşamın gölgeli yönünde kötümser bir şarkıcısın."

"Büyük bir sır saklıyormuş gibi görünmek, bu dünyadaki en kolay şey."

"Tanrı'nın yarattığı Adem'in bile Havva'sı vardı. Benim kimim var? Herkesin tek başına bıraktığı yapayalnız bir kişiyim ben."

"İnsan, birini sevmek felaketine uğradı mı, esir gibi bir şey oluyor."

"Önceden yaşamak nedir bilmezdim. Yine de yaşamayı herkesten daha fazla severdim. Şimdi hayatımın kıymetini iyice biliyorum. Yine de senin için ölmeyi, yaşamaya tercih ediyorum."

"Geçmiş, günü gününe, neredeyse dakikası dakikasına güncelleniyordu."

"Bu bir sene içinde, birkaç defa, kendimi zapt edemedim, ağladım. Fakat bunların hiçbirisinde bu gece göz kapaklarımın içini yakan yaşlardaki acılık yoktu."

"Seni sevdim ve sen sevdiğim beşinci kişi oluyorsun. Hiçbir zaman beş insanı sevebileceğimi düşünmemiştim."

"Gençlik düşleri insanlık düşleridir."

"Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan 'Tanıştığımıza memnun oldum.' demek beni öldürüyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zarvaları söylemek zorundasınız."

"Çaresizliğine, yalnızlığına, insanın ve Tanrı'nın zalimliğine, Tanrı'nın yokluğuna ağlıyordu."

"Tanrı'nın iradesinin bile yetersiz kaldığı olayları anmak neye yarar? Tanrı geleceği değiştirebilir ama geçmişi değiştiremez. Biz insanların yapabileceği, yaşananları inkar etmesek de en azından üzerlerine bir çizgi çekmektir."

"Gülümseyiş iç çekişten muhakkak ki daha acıydı."

"Ah! Düşmanlarım benim bu halimi bilseler nasıl gülerler."

"Aşk ve sevgisiz evlenen geçinebilirse aşk olsun!"

"Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım."

"Evet, kaçınılmaz bir biçimde Tanrı'ya yöneliriz; bu dini duygu, doğası gereği öyle saftır ve bunu yaşayan ruha öyle bir mutluluk verir ki, diğer bütün yitirdiklerimizi telafi eder."

"Muhitin tesirlerine (çevrenin etkilerine) ne kadar esiriz!"

"Dünya yuvarlak tıpkı bir portakal gibi.."

"Beri yandan da, benliğinin ta içlerinde, bir şeyler olmasını bekleyip duruyordu. Tıpkı kazaya uğramış bir gemici gibi, yaşamının çoraklığı üzerinde umutsuz bakışlarını dolaştırıyor; ta uzaklarda, ufkun sisleri arasında beyaz bir yelken araştırıyordu."

"Ben üzgünüm ama onlara yorgunum dedim"

"Her şey iyiydi eskiden; güler yüzlü ve dostçaydı her şey."

"İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de."

"Yalnız kalmak, tamamen tek başına kalmak ve hayalanacak bir şey bile bulamamak ne kadar boğucu..."

"Hakikatin büyüklüğünü tanıyıp da onunla dost olmayanlar, o kılığa bürünmüş yalanlarla oyalanırlar."

"Kader bizleri görünmez kılar."

"Ya sahip olacaksın ya da sahip olunacaksın."

"İnsan boğulmamak için nasıl bir saman çöpüne sarılabiliyor!"

"Bizi tek başımıza bırakın, elimizden kitapları alın o saat şaşkına döner, ne yana gideceğimizi, kimden yana çıkacağımızı, kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilemeyiz..."

"Hayat, düşünceleri dondurmadan ve erkek arkadaştan öteye geçemeyen bu iki kızdan çok daha fazla şey ifade ediyordu ona."

"Erkek kalbinin, kadınların kalbinden daha çok şey istiyor olması haksızlık değil miydi?"

"İnsanoğluna gereken tek şey hür, başıboş bir istektir."

"Cehaletin en koyusundan ne gibi eserler ve sonuçlar beklenirse hepsi memleketimizde mevcuttur."

"Acı çekiyorlardı. Hatta kalpleri sızlıyordu."

"Büyük Birader sizi izliyor."

"O, otuz yaşına kadar oldukça masum bir hayat geçirmişti, hayatının en büyük aşk olayı evlenmesiydi."

"İnsan daima göze görünür. Geberirse gömülür. Bir de ruh vardır diyorlarsa insan mefat olunca bu da mezarda oturur? Nereye gider? Bilmiyoruz."

"Hürriyetsiz saadet olmaz..."

"Dış görünüşü de zihinsel gerilemesine ayak uydurdu."

"Bir şeyle mücadele etmek için onunla yüz yüze gelmek gerekir."

"İnsanlar bazen karşılarındaki kalben uzak olduğu için anlamakta güçlük çekerler. Bazen her ne kadar karşımızdakine yakın olsak bile, duygularını bilmediğimiz olabilir."

"Bülbüller sadece bizi keyiflendirmek için öterler. İnsanların bahçelerini didiklemez, mısır ambarlarına yuva yapmazlar. Kalplerini bize açıp şarkı söylerler. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır."

"Üç şeytan adına kaçalım burdan."

"Vatan sevgisinden boş gönül, vatan özleminden uzak insan mı olur?"

"Benimle geçmiş arasında olduğu gibi sizin de insanlarla aranızda bir uçurum var ve size şunu söyleyeyim ki benim için en ızdıraplı işkence kıyaslama yapmaktır, çünkü dünyada size benzeyen, sizin kadar değerli bir insan yok."

"Mutluluk, yetinmeyi bilmektir."

"Uygarlık çağının ortasında, yasalar ve gelenekler aracılığıyla, dünyayı yapay olarak cehenneme çeviren ve ilahi kaderi insanlık belasına bulaştıran toplumsal lanetlenme hali devam ettikçe, yüzyılın ilki insanın emeğinin sömürülmesinden dolayı aşağılanması, ikincisi kadının açlık yüzünden alçalması, üçüncüsü çocukların eğitimsizlik nedeniyle yeteneklerinin gelişmemesi olan üç temel sorunu çözülmedikçe, bazı bölgelerde toplumsal baskı devam ederken, daha geniş anlamda yeryüzünde cehalet ve yoksulluk hüküm sürdükçe, böyle kitaplar yararlı olmayı sürdüreceklerdir."

"Yalnızlık, hor görülme ve herkes tarafından dışlanınca Frankenstein çıldırıyor desem yerinde olur."

"Dünyayı ömrümde bir gün gördüm. Çünkü bana göre dünya sensin."

"Ama insanoğlu yenilgi için yaratılmamıştır. İnsan yok edilebilir ama yenilemez."

"Bu yüksek gökyüzünü nasıl olmuş da daha önce hiç görmemişim? Onu nihayet farkedebildiğim için ne kadar şanslıyım."

"Belki de ihtiyacımız olan tek şey; değer verince değişmeyen insanlar..."

"Eline kitap alınca zamanı unuturdu."

"Ne var ki, aşırı yoğunluk ruhuna huzur bahşetti."

"Ah! Sen hayatın birden fazla, hiç olmazsa iki çehresi olduğuna akıl erdiremeyeceksin yavrum!"

"Kitap okuyanlar, yani başkalarının acılarını paylaşabilenler çoğalmalı ki dünya daha hızlı güzelleşebilsin."

"Neden herkes olduğundan daha sert gözükmeye çalışıyor? Bir insan, içini içtenlikle ortaya dökmeyi neden duygularına bir hakaret olarak kabul ediyor?"

"Sende de ne zamana kadar bu pısırıklık, bu görücüye çıkan eski zaman kızı naz ve edaları?"

"Kitap kolayca incinebilen bir yaratıktır ; zamanın geçişi acı verir ona ; kemirgenlerden ,kötü havalardan , beceriksiz ellerden korkar. Yüzyıllar boyunca, her önüne gelen elyazmalarımıza canı istediği gibi dokunabilseydi , bugün onların büyük bir çoğu var olmazdı. Böylece kütüphaneci onları yalnız insanlardan değil, doğadan da korur ve yaşamını ,gerçeğin düşmanı olan unutuşun güçlerine karşı yürüttüğü bu savaşa adar."

"Mümkün olmayan şeyi istemek bile bile reddedilmektir."

"Bu dünyaya ahlaki değer yargılarımızla caka satalım diye gönderilmedik. Ne vasat insanların sözlerini dinlerim, ne de güzellerin işine karışırım."

"Hayat da böyledir. Kaybedecek bir şeyiniz yoksa değişiklikten korkmaya ya da ona kucak açmaya gerek yoktur. Değişim hayatın ta kendisidir. Değişmediğini bildiğim tek şeydir."

"Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa."

"Şimdi dehşet verici bir kesinlikle felaketin kaçınılmaz, kurtuluşun olanaksız olduğunu hissediyordu."

"Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik."

"Başkaları istiyor diye kendi tutkusunu, kendi gereksinimini dikkate almadan, para, onur ve başka şeyler uğruna kendini yiyip bitiren insan her zaman budalanın biridir."

"Gözler kör, yürekle aramak gerek."

"İnsanoğlu pek de vefalı bir varlık değil."

"Beni umursamadığı sürece, gözümde gerçek bir tanrıçaydı bu kız. Ona olan aşkımı 'asla sözcüklere dökememiştim', ama eğer bakışların da bir dili varsa dünyanın en aptal insanı bile onun için deli divane olduğumu anlayabilirdi."

"Aklın, idrakin doğru kabul ettiğine kalbin de uyması beklenebilir miydi?"

"Şairlerin her dizesi zarif hakikatlerle yüklüdür, insanın yüce ve asil yanlarına seslenir."

"Makine gibi bir düzenle devam eden monoton bir hayattı bu. Günler bir diğerinin aynısıydı."

"Hangi ressam o anlamlı gözlerin hakkını verebilir ki?"

"İnsanlardan kilometrelerce uzaktaydı; ama her nedense yine de kendini hiç yalnız hissetmiyordu."

"İnsan kalbinin nelere katlanabileceğine şaşarsın."

"Sevdiğini üzmemek için doğruyu saklama! Çünkü bir zaman gelir, sevdiğin o gizlenen şeyden haber alır da sandığından çok üzülür."

"Aile hayatına girdikten sonra her adımda bunun hayal ettiği şey olmadığını görüyordu."

"Bilmiyorum Peyami. Bütün yeşil gözlü kadınlar gibi o da bir sır. Karanlıktan geldi, karanlığa gitti."

"İnsanın iyiliğine nasıl inanırım artık?"

"Ölümün kıyısında, onu anlayacak, ona acıyacak hiç kimse olmadan böyle tek başına yaşayacaktı."

"İnsanın, henüz yaşarken, sadece açlık yüzünden çirkin, korkunç biçimlere girmesi, çok rezil bir şeydi, çok rezil."

"Her ordunun suçlanması gereken bir kuyruğu vardır. Yarasa insanlar, yarı uşak yarı haydutlar, savaş denen alacakaranlıkla birlikte ortaya çıkan tüm yarasagiller, savaşmayan üniformalılar, sahte hastalar, ürkütücü görünümlü sakatlar, bazen yanlarındaki karılarıyla küçük arabalarıyla tırıs giden ve çaldıklarını satan sahtekâr erzak tedarikçileri, subaylara rehberlik etmek isteyen dilenciler, serseriler, kapkaççılar."

"Sen gözleri uyurken kalpleri uyanık olanlardan ol. Her şeyin başı adalettir."

"Tess bu sert, hoşgörüsüz düşünceleri kafasından atmaya karar verdi. Ruhunun kurtuluşa erebilmesi için kötülüğe sırtını dönen ilk kötü kişi Alec d'Urberville değildi elbet. Öyleyse neden bu denli olmayacak bir şey gözüyle bakıyordu Alec'in iyi yola dönüşüne? En büyük günahkârlardan en ulu ermişler çıkar. Bunu keşfetmek için, Hıristiyan tarihinin çok derinliklerine dalmak hiç de şart değil."

"Oysa insan mütevazı, ağırbaşlı, sakin bir hayat arkadaşının yanında ne rahat uyur. Akşam yatarken, sabah uyanırken aynı sevimli bakışı bulacağından emindir. Yirmi otuz yıl sonra insan, kendi sıcak bakışına cevap veren uysal, sıcak, sevgi dolu bir bakış görür, ölünceye kadar da hayat böyle geçer. Her kadınla erkeğin gizli amacı da bu değil midir?"

"Resmi hakkında hüküm verenlerin bu tabloda onun gördüğü şeyin küçük bir kısmını olsun gördüğünü gösteren her düşünce, en önemsizi bile, ruhunun derinlerine kadar heyecanlandırıyordu."

"Hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirden bir türlü silkinip çıkamayışımız yüzünden değil midir?"

"Ölüm her zaman, yüzüstü bıraktıklarını, birbirinden ayıracağı vakitten önce acı çektirerek yakınlaştırır."

"Her nasılsa, biz kadınlar daha güçlüyüz."

"İnsan istese bile fazla uzağa gidemez…"

"Tehlikeyle, dolayısıyla gerçek duygularla tanıştığından beri en uzağındakine kadar bütün hallerle bir ortaklık hisseder olmuştu."

"Zannediyorum ki, ben denilen şey başımdaki birkaç sima ve onların hatıralarından ibaret."

"Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir."

"İnsanları, kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve salahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır?"

"Köyde büyük tecrübeler kazanılabilir, fakat okumak, okumak ve daha çok okumak gerek..."

"Sevmeye gelince, o öyle sokaktan geçerken karşıdan görmekle erkek sevmeyi anlamıyordu. Bu ona, seveyim diye sevmek gibi geliyordu. Sevmek için bilmeyerek sevmek, sonra fark etmek lazım diye düşünüyordu."

"Öfkelendiğimde her şeyi yapabilecekmişim gibi geliyor bana. Çok vahşileşiyorum, herkesi incitebilir ve bundan da keyif alabilirim."

"Erkekler çok kez sevdikleri kadınlara aşırı sert davranırlar. Ne var ki, bu sertlik, kendisini doğurmuş olan evrensel katılığın -niyetlerin olanaklara, bugünün düne, yarının bugüne karşı katılığının- yanında hiç kalır."

"Yanılıyorsunuz Hayri Bey, başlamak, başarmaktır."

"Beden olmazsa ruh da olmaz. Ve ister acı çeksin, ister mutlu olsun, ruhun yaşayabilmesi için bedeni beslemek lazım."

"Öte yandan bu kişilerin arasında yürüyen ben, gençliğime ve yeni serpilmiş olmama karşın, mutluluğun neye benzediğini bile unutmuştum!"

"Zaman geçtikçe insanlara duyduğum özlem arttı da arttı. Ama kimseyi bulamadım."

"Gönülde bir garip durum vardır ki, sevmekten aldığı fayda sevilmekten gördüğü en küçük nişaneyle boy ölçüşemezdi."

"Eldivenlerin dokuması o kadar onun eli gibi hoş ve narin idi ki gerçekten onun ellerinin kokluyormuş gibi geliyordu. Bir an oldu ki, bunları alıp saklamanın ne büyük bir mutluluk olduğunu acı bir özlemle düşündü."

"Sokaklarda sürtmeye devam ettim. Her şeye kayıtsız, avare yürüyor, bir sokak başında sebepsiz duruyor, hiç işim olmayan bir yan sokağa sapıyordum."

"Kimseye, hiç kimseye ne yardımına, ne ilgisine ihtiyacım var... Ben... yapayalnızım..."

"İnsanlar kendi başlarına hareket etmeye başlasalardı, tüm sosyal düzen altüst olurdu..."

"Atticus bana, sıfatları kaldırırsan geriye gerçekler kalır demişti."

"Meşhurdur, son pişmanlık fayda vermez."

"Tıpkı çocukları okşayıp avutur gibi onu da öpsünler, sevip okşasınlar, başucunda gözyaşı döksünler istiyordu."

"İnsanlar birbirlerine artık katlanmak istemiyorlar ya da katlanabilecekleri doğru insanları bulamıyorlar."

"Kaybetmeye alıştıkça daha çok özgürleşiyor insan."

"Deniz çok güzel, çok merhametlidir. Fakat birden öyle değişiverir, öyle zalimleşir ki; başımızın üstünde fırıl fırıl dönen bu ufacık ve ötüşleri hüzünlü kuşlar..."

"Bırakın gözyaşlarım dökülsün, dökülsünler, kimseye bir zararı olmaz. Onlar da kuruyup giderler, Nastenka..."

"Hepimiz önyargıyı kötüleriz, ama hala önyargılıyız."

"Geçmişle yapabileceğimiz tek şey, onu sırtımızda taşımak ve ağırlığının gitgide arttığını hissederken altında kalıp ezilmemek için dua etmek."

"Zaten beni ürküten de bu, insanın böyle kolayca mutlu olabileceğine inanamıyorum! Mutluluk o büyülü adalarda kapılarını ejderhaların koruduğu saraylara benzer âdeta. Ona sahip olmak için mücadele etmek gerekir..."

"İnsanın mayası hep o maya… Kötüler daha kurnazlaştı. Birbirine zarar verme ilerledi. Fenalık büyüdü."

"Hayat dediğin başka nedir zaten? Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız."

"Sen sen ol evlenme Dorian. Erkekler yoruldukları için, kadınlarsa meraktan evlenir; sonuç olarak ikisi de hüsrana uğrar."

"Sonbahar, fanilik karnavalı ortasındaki mevsim. Güllerin kızartısı artık hastalıklıdır, kansız toprağın üstünde harikulâde ve aldatıcı pembelik."

"Ne yaparsınız komutanım, bütün savaşlar kazanılmıyor."

"Kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam başkalarının temiz olacağına inanabilir mi?"

"Hiçbir şey yapmamaktan sıkıldım. Bilinçli olmanın, her şeyi anlamanın en akla uygun ve kaçınılmaz sonucu tembelliktir, kollarını kavuşturup oturmaktır."

"Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor."

"Bazen iyiden acımasız olurdu mujikler, kamçıyı hayvanın yüzüne, hatta gözlerine vururlardı."

"Her Tanrı'nın günü onu görüp işitmek zorundaydım. Ciğerlerime sinen havaya onun da soluğu karışıyordu. İğrenç düşünce!"

"Her eylemin sonuçları eylemin kendi içinde mevcuttur."

"Bu tembellik benim için ne büyük bir zevk inanmazsın. Kafamda tek bir düşünce yok, bomboş."

"İnanılması güç zorluklara katlanmak zorunda kalıyorum."

"En müthiş anlarımda hep yalnız olmuşumdur."

"Mısraları düzyazıdan daha duygulu bulurum, onlar daha iyi ağlatır."

"On seneden beri ona karşı duyduğum hiddetin, etrafıma karşı kendimi aşılmaz bir duvar içine alışımın hakiki sebebini şimdi anlıyordum: On sene, hiç azalmayan bir aşkla, onu sevmekte devam etmiştim. İçimde ondan başka hiçbir kimsenin girmesine müsaade etmemiştim. Fakat şimdi onu her zamandan ziyade seviyordum."

"Her insanın bir diğeri için engin bir muamma oluşu, üzerine kafa yorulması gereken şaşırtıcı bir gerçektir."

"Sonra yıldızlara baktım; insanın soğuktan donarken yüzünü göğe çevirmesi, gene de bu sayısız parıltılı yığınlarda hiçbir acıma, hiçbir yardım bulamaması kim bilir nasıl acı gelir, diye düşündüm."

"Bazı durumlarda, beş dakika beş asra bedeldir."

"İnsanların çoğu iyidir, yeter ki onları bir gün gör."

"Savaşla övünenlerden değiliz, yeri geldiğinde ona kendi gerçeklerini söyleriz. Savaşın hiç saklamadığımız ürkütücü güzelliklerinin yanı sıra bazı çirkinliklerinin de olduğunu kabul etmeliyiz. Bu çirkinliklerden en şaşırtıcısı zaferden sonra aceleyle ölülerin soyulmasıdır. Savaşı izleyen günün güneşi her zaman için çıplak cesetlerin üzerine doğar. Bunu kim yapar? Zaferi bu şekilde kim lekeler? Zaferin cebine elini uzatan o kaçamak, iğrenç eller kime aittir? Zaferin arkasından işlerini gören o yankesiciler kimlerdir? Aralarında Voltaire'in de bulunduğu bazı düşünürler bunların zaferi kazananlardan başkası olmadığını, ayakta kalanın yere düşeni yağmaladığını söyler."

"Hassas bir ruh, bütün kaba şeylerin düşmanıdır."

"Bir anlamı olan güçlü sözcükleri seviyorum ben."

"Tüm zorluk ve olanaksızlıklara rağmen meydan okuyan bir hali vardı."

"Üç tane devle savaşıyoruz sevgili Sancho: 'Adaletsizlik, korku ve cehalet.'"

"İnanılmaz bir hızla ilerleyen aşk tıpkı manevi bir kangren gibidir."

"Yenilgiyi peşinen kabul etmek demek yarı yarıya yenilmek demektir."

"Yani intikam: göze göz, dişe diş … ölüm bir işkence olabilir ama günahların bedelinin ödenmesi değildir."

"Birini seviyorsan gerçekten severdin, verecek başka hiçbir şeyin yoksa bile sevgin yeterdi."

"Biraz daha uyusam bütün bu olanlardan kurtulabilir miyim?"

"Ruhun sıkılır da sıkılır, yaşmak istemezsin."

"Mutluluk zor zanaat, özellikle de konu başkalarının mutluluğu olunca..."

"Ne bileyim, insan kalbi, öyle anlaşılmaz bir şey ki!"

"Karanlık baş döndürücüdür. İnsana aydınlık gerekir. Gündüzün aksi istikametine dalan yüreğinin sıkıştığını hisseder. Göz karanlıklara bakınca zihin bulanır. Ay tutulmasında, gecede, isli bir donuklukta en gözüpekler için bile endişe vardır. Kimse gece vakti, tek başına içi titremeden ormanda yürüyemez. Karanlık ve ağaçlar, ürkütücü ve kalın katmanlar oluşturur. Tam olarak seçilemeyen derinliklerde düşsel bir gerçeklik belirir. Algılanamayacak nesneler birkaç adım ötenizde hülyalı bir biçim alır. Boşlukta ya da zihinde uyuyan çiçeklerin düşlerine benzeyen belli belirsiz ve kavranması mümkün olmayan bir şeylerin dalgalandığı görülür. Ufukta ürkütücü görüntüler vardır. Devasa karanlık boşluğun yayıntıları solunur. İnsan korksa da, arkasına bakmak ister. Gecenin oyukları, iç karartıcı hale gelen nesneler, yüründükçe dağılan suskun şekiller, iç içe geçmiş karanlıklar, öfkeli çalılıklar, kurşuni renkte su birikintileri, karanlığın içine yansıyan kasvet, sessizliğin mezarlıkları andıran enginliği, karşılaşılması olası meçhul varlıklar, gizemle eğilen dallar, ürkütücü ağaç gövdeleri, titreşen uzun ot yığınları; tüm bunların karşısında savunmasız kaldığında ürpermeyen, endişeyi yakınında hissetmeyen bir gözüpeklik yoktur. Adeta ruhun karanlığa karışmasına benzer iğrenç bir his duyulur. Karanlıkların bedene nüfuz etmesi bir çocuk için tasvir edilemeyecek ölçüde ürkütücüdür."

"Nasıl oluyor da insanı mesut eden bir şey aynı zamanda felaketinin de kaynağı oluyor."

"Alnına yazılmış belli, Sevmemesi hiç kimseyi."

"İnsanlar niçin yalan söylerler ve iftira ederler? Benim naçiz kanaatıma göre, iftira sade çirkin değil, aynı zamanda gülünç ve âciz bir şeydir de."

"Yapayalnız olmanın, tek başına kalmışlığın sonsuz acı verici karanlık duygularıyla doluvermişti birden yüreği."

"Bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seversen geceleri gökyüzüne bakmak hoş olur. O zaman bütün yıldızlar çiçek açar."

"Yergi ve şaka, ağır işleyen zekâlardan çıkmaz."

"Sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri..."

"Havada hafif bir huzursuzluk kokusu vardı şüphesiz ama insanların çoğu içlerinde yaşadıkları karamsarlıkları gizlemeyi bilecek kadar düşünce sahibiydiler."

"Cehenneme kadar yolunuz var, efendim. Size söyleyebileceğim tek şey budur, efendim."

"Boka akıllı bir çocuktu, ama insanların birbirinden farklı olduğunu, bu farklılıkların nedenlerini kavramak için acı çekmemiz gerektiğini henüz öğrenmemişti."

"Lakin asıl şiir kadınlardır, bu çiçeklerden oluşturularak odanızın yaldızlı hücrelerinde narin vazolarda güzel kokulu hatıralarıyla size gülümseyen demetlerdir."

"Zihni o kadar dağınıktı ki düşüncelerine bir düzen veremiyordu."

"Bir şeyin varlığı, onun var olmaya uygunluğunun yeterli bir kanıtıdır."

"Sanki ömrümde gördüğüm, işittiğim, okuduğum, düşündüğüm ne kadar güzel şey varsa hepsi bir yerde toplanmış da bir insan çehresi olup karşıma gelmişti."

"O büyük isteklerle, öfkeyle, kinle doluydu. Bu dik pilili giysi, altüst olmuş bir yürek saklıyor, bu pek terbiyeli dudaklar, içindeki fırtınayı anlatmıyorlardı."

"Hakikati en iyi kalp gözüyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez."

"İyileşeceğine kendini inandırmıştı; bu inanç, aslında savaşın yarısından fazlasıydı ama bunu fark etmedi."

"Bilinen ama söylenemeyenlerin ağırlığı çökmüştü havaya."

"Çünkü onun yarası vicdanında ve vicdan yarasının kanını da hiçbir şey durduramaz."

"Tarağın, saçının bir teline zarar verse o tarağın yapıldığı ağacın yetiştiği yerleri yakarım."

"Yanımda ağzını açmadan yürüyen, karşımda ses çıkarmadan çalışan bu adamdan, ne öğrendiğimi iyice bilmediğim halde, bana senelerce ders veren birinden öğrenebileceğimden çok daha fazla şeyler öğrendiğime emindim."

"İnsan soyuna güvenimi yitiriyorum…"

"Seviyorum, sevmekten kendimi bir türlü alamıyorum."

"Tekdüze bir hayattı, makine gibi bir düzenle devam ediyordu. Günler birbirinin neredeyse aynısıydı."

"Yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu."

"Sanki… Sanki yaşadığımı hisseder gibiyim!"

"Beni nasıl yarattıysanız öyle kabul etmek zorundasınız. Ne başarılardan, ne de başarısızlıklardan sorumlu olan benim, ama ikisinin karışımından ortaya çıkmış bir varlığım."

"Tarih kitaplarının büyüsü çok farklı değil mi sizce de?"

"Ben hayatımı kendim kazandım? Ben yine kendi işimle yaşıyorum!"

"Oldukça cahilimdir, ama epey okurum."

"Herkesin, istediği gibi düşünmeye ve düşündüklerinin doğru olduğuna inanmaya hakkı var, dedi Atticus. Ama ben, başkalarından önce kendi kendimle yaşamak zorundayım."

"Dünya öylesine yeniydi ki, birçok şeyin adı yoktu ve onları belirtmek için parmakla göstermek gerekirdi."

"Evet, insan yaşamayı önce kendi öğrenmeli, sonra başkalarını suçlamalı!"

"Ne çok zaman geçti! Ama seni hâlâ anımsıyorum!"

"Ahh şapkam ahh! Kafamdan neler geçtiğini bilseydin seni yakardım!"

"Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir."

"Gerçekten sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğum daha az insan var. Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor."

"Genellikle tavsiyeler uymamak için istenir, ya da tavsiyeye tavsiye veren kişiyi sonradan suçlamak için uyulur."

"Hoşumuza gitse de gitmese de her şey değişir; hiçbir şey uzun zaman olduğu gibi, değişmeden kalmaz."

"İnsanların kurtulmak için parayı ödeyeceği şeyler de vardır, haşarat gibi."

"yaşamak dediğin nedir ki? Kaynakla birbirine tutturulmuş ayrılık halkalarından biri zincirdir. İnsan dediğinde kimi demircidir ,kimi bakırcıdır ,kimi de kuyumcu. Bu tür ayrımlar eninde sonunda kaçınılmaz olur; karşılaştıkça da katlanmaktan başka çıkar yol yoktur."

"Bir insanın arzu duyabileceği her şeyin üzerinden geçip gidiyordum. Şüphesiz görünmezlik bunları elde etmemi sağlıyordu, ama elde ettiğim zaman onların tadını çıkarmamı da imkânsız kılıyordu."

"Köyleri gelişmiş, köylüleri mutlu olmayan bir memlekette düzgün ve sabit bir ilerleme ve saadet ancak rüyada görülebilir."

"İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir."

"Tanrı, kendini kötülüğe kaptıranları terk eder."

"Duyular uygun dozda sansasyondan oluşan alışılmış besinini bulamayınca isyan ediyor ve yalnızlık kısa sürede kendi kendine düşmanlığı getiriyordu."

"Şu hakikatı kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir."

"Dünyada sonsuz özgürlük diye bir şeyin olmadığını, hayatın bazı kısıtlamaları ve sınırları olduğu duygusunu yerleştirmişti ona."

"Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın?"

"İnsan tekrar tepetaklak çamurun içine düşünce bir daha kendine gelemiyor..."

"Zalimin zulmü mazlumun sabrını, mazlumun sabrı zalimin zulmünü arttırmaya başlayınca; zalim istediği kadar zulümde özgür, mazlum da tahammül edemeyeceği kadar sabra mecbur olunca, iş sırası kime gelir?"

"Sevmek demek güçsüzlük demektir."

"İnsan güçlü olmadığı zaman akıllı olmak zorundadır."

"Çünkü seni seviyordum. Zararı yok... İlk gördüğüm zaman senin gözlerin kalbimde öldürücü yaralar açmıştı. Zaten yaşayamazdım."

"Yıldızlar da, gökyüzü de, okyanuslar da oydu. O an bir tek o minicik zaman parçası ve içine ektiğimiz aşk tohumu vardı."

"Sonsuzluk demiş Emily Dickinson, şimdilerden oluşur. Peki insan yaşadığı anda olmayı nasıl başarabilir?"

"Kadınların saygı gördükleri yerlerde tanrılar hoşnuttur, onların aşağılandığı yerde ise dua etmek yararsızdır."

"Korku bilgisizlikten doğar."

"Zaten sevgi her zaman nefretten üstün değil miydi?"

"Korku cezadan daha zor katlanabilir bir şeydir çünkü ceza somuttur. Gergin bir durumda beklemeden daha yorucu bir şey yoktur."

"Eşek; zira, bu, mübarek bir hayvandır. Bütün gökten inanan kitaplarda bunun adı var."

"Ben de bir tür kriz geçirmiş olsam gerek: Bayılmışım."

"Aşk avına çıkmak, şahinle avlanmak gibidir."

"Hayatın hakikatlerinden böyle uzaklarda dolaşmak için ne uslanmaz bir saflığı vardı."

"İnsan bir kere öğrenmeye başladı mı, artık peşini bırakmamalı. Araya azıcık soğukluk girdi mi bu ilim dedikleri namert, adamı ürkütür."

"Sabahtan gece yarılarına dek bir cümle ararım, çoğunlukla da bulamam."

"Kendi evim olduğu zaman müthiş bir kütüphanem olmazsa mutsuz olurum.."

"Ben bir ilkeye inanıyorum yalnız, bu ilke de şu: İyiliği eğitim yoluyla öğrenememiş bir kadının önünde, iyiliğe giden iki yol açar Tanrı; hemen her zaman böyledir. Biri acı, biri de aşktır bu yolların. Çetin yollardır bunlar; bu yollara giren kadınlar ayaklarını kanatırlar, ellerini parçalarlar, ama yolun dikenlerine günahın süslü giyimlerini de bırakırlar aynı zamanda, Tanrı önünde yüz kızartmayan çıplaklıkla erişirler amaca."

"Bir insanın büyüklüğü, yüreğinin büyüklüğüyle ölçülür."

"Ruhum karanlığı seviyor, ne yapayım bazısı böyledir."

"Dostum söylemek çok kolay, gerçekleştirmek zor."

"İnsan olmak için tehlikeli zamanlardı. Hissetmek, düşünmek, umursamak için."

"Kadınlar bizde başyapıtlar yaratma isteği uyandırırlar, sonra da her keresinde buna engel olurlar."

"Bu dünya henüz büyük komik Molière çağından üç adım ileri gitmedi. Daima üstadın ebedî komedyaları tekrarlanıp duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti."

"Siz dilediğinizi yapabilirsiniz ama ben kitabımı şu masaya koyup her sabah uyanır uyanmaz biraz okuyacağım, bunun bana iyi geleceğine ve gün boyu bana yardımcı olacağına inanıyorum."

"Geçinemeyecek ne varmış; ya o akıllanır, ya sen çıldırırsın."

"Beni bekleyen ölüm korkunçtu, ama ölümden sonra kötü anılmak kaygısı bin kat daha korkunçtu."

"Başkalarını, kendimi tanıdığım kadar tanımayı ne kadar isterdim."

"Zaten şerefini kaybeden insan ölmüş demektir."

"Bazen bir anlığına beni yerimden sıçratıp kendime getiren bir cesarete kapılıyorum, o an nereye gideceğimi bilsem, koşa koşa gideceğim."

"Bir kadının yanan bir evde kalmasına yol açtıklarına göre, kitaplarda bir şey olmalı... hayal edemeyeceğimiz bir şeyler; orada bir şey olmalı. İnsan bir hiç uğruna kalmaz."

"Bu kadar saçma sapan bir dünyada, bu kadar mantıklı olmaya çalışmanın ne yararı var?"

"Belki kaba bir ifade tarzı ama gerçek. Ondan istediğimi alamadan karım olmadı çok kötü. Hayatım boyunca onunla yaşamak, onunla konuşmak, onu şarkı söylerken dinlemek düşüncesi beni korkutuyor. Metresinizden daima ayrılabilirsiniz. Fakat karınız başka. Onunla ömrümüz boyunca yaşamak mecburiyetindesiniz."

"İçimde tek bir istek var, tüm varlığım, tüm yetilerim bu isteği gerçekleştirmek için çırpınıyor; o kadar uzun zamandır o kadar yılmadan bu isteğime kavuşma özlemi içindeyim ki, hiç kuşkum yok, bu olacaktır, hem de çok geçmeden; çünkü bu istek artık tüm varlığımı kemirip tüketti. Bu umutla tükenip bittim artık."

"Tanrı'nın belki de esirgemediği, ama geliştirmeyi hiç kimsenin düşünmediği iyilik ve kötülük duygularını öldürmüştü onda."

"Her anlaşılmaz şey karşısında yapılacak en akıllıca, en kolay iş gülmektir."

"Mutluluk denilen şey geçmişimizde ya da uzak geleceğimizde beklemiyor. Hemen gözlerimizin önünde duruyor."

"Dikkat et de, fısıltıların kaderinin kulağına gitmesin, senin nankör olduğunu düşünmesin. O bahşettiği armağanların değerini bilmeyenleri sevmez! Sen bugüne kadar hayatı sadece tanıdın ve keşfettin, onu yaşaman, denemen de gerekecek! Biraz bekle, hayat gelecek ve o zaman sorularına, şüphelerine ayıracak vaktin olmayacak..."

"Hayata dair, hani içinde hepimizin bazen kederli, bazen neşeli köleler olduğumuz hayata dair, bazı gerçekleri kavramaya başladığını hissediyordu."

"Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. İnsanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır."

"Birlikte olmak için birlikte olmamıza gerek yok."

"Sizden ne beklenecek bir ümidim, ne alınacak bir emelim vardı; size gelirken yalnız bir şeyi düşünüyordum: Sizi!"

"Maceranın gerçek bedeli tehlikeye atılabilmektir."

"Göğsüme saplanmış dikenli bir ok gibi, çıkarmak istedikçe paralıyor, anıların etkisiyle büsbütün etime gömüldükçe beni bitiriyordu."

"Kitaplar inanmak için değil, araştırmak için yazılır. Bir kitap karşısında onun ne dediğini değil, ne demek istediğini sormalıyız kendi kendimize;"

"Çünkü hayat, ne yapmak için donanımlıysa, en çok onu yaparken zirvesine ulaşır."

"Biraz daha bekle incelemem bitmedi."

"Büyük şehirlerdeki komşulukların çoğu, birbirlerinin ahvalinden habersiz olan ölülerin mezar komşuluğuna yakın bir komşuluktur."

"Sizin ve benim cennete benzettiğiniz yerlerde ve dilediğimiz şekilde birer gün geçirme planımızı hatırlıyor musunuz?"

"Eylemler bir kez yalana dönüştü müydü ruh bunları tıpkı bir resimde yapılan ufak tefek düzeltmeler gibi üstünde taşır."

"İnsanın yeryüzünde rahatını kaçıran muammaların haddi hesabı yok!"

"Oyuncağı mıyız rastlantıların?"

"Hiçbir eksiği bulunmasın diye bakacak olursak, dünyada kaç tane iyi insan kalır dersin?"

"Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra."

"Utanmak, kendi kendinden nefret etmenin eşitidir."

"Bu sefer hiçbir doğru ve akıllıca tarafını bulamadığım bu hayata beni bağlayan kuvvetin, içimde saklı bir şeytan olması sahiden mümkündü."

"İnsan eğer sorgulamaksızın kabullenmeye şartlandırılmışsa, mutluluk gerçekten çok daha zor bir uğraş..."

"O karanlık ikindi saatleri boyunca ruhum öylesine bunaldı ki! Kafam kargaşa içinde, bütün duygularım ayağa kalkmış, ama içimdeki bu savaş öyle koyu bir karanlık, öyle kör bir bilgisizlik içinde geçiyordu ki!.. Çünkü içimden hiç durmaksızın yükselen o soruya, 'Neden acı çekiyorum?' sorusuna, hiç ama hiçbir karşılık bulamıyordum."

"Ben gene de dua ediyorum onun için. Bakarsın, zavallı sözlerimin biri bir gün yüreğinde iyi bir tohum yeşertir, belli olmaz ki."

"Eğer farklıysan yalnızlığa mahkum oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar."

"Beni yaratırken, bir insanın en büyük arzularından biri olan sevgiyi, bana niye bahşetmedin?"

"Sıradan kadınlar her zaman kendilerini avutmanın bir yolunu bulur."

"Yalnızlık da berbat bir şey. Yalnızım işte."

"İnsan anlaşılması zor bir varlık."

"Yapmacıklık, ne şekilde olursa olsun en akıllı, en sağgörülü adamı bile kandırabilir; ama yapmacıklık ne kadar büyük bir ustalıkla gizlenirse gizlensin en kıt anlayışlı çocuk bile onu anlar ve tiksinir."

"Ah, ne kadar da cahil bu insanlar."

"Adalet istemenin karşılığı bunca acı mı olmalıydı?"

"Beni dışlayabilirsiniz, ama yüreğimde olanları değiştiremezsiniz."

"Yakınlarımı nasıl seveceğimi hiçbir zaman bilemedim. Bence özellikle yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur."

"Biri sana budala derse 'Eyvallah' de geç. Bırak ki o adam kendini senden daha akıllı sanarak övünsün."

"Elbette dünyada sınırsız sihir olmalı, ama insanlar bunun neye benzediğini veya nasıl yapılacağını bilmiyor. Belki de başlangıç, güzel şeyler meydana gelinceye kadar güzel şeyler olacağını söylemektir sadece."

"Hayat, canlılara öncelik tanırdı. Ölenlerin görüntüleri, sesleri, korkuları, anıları, izleri ağır ağır silinir giderdi."

"Kadınlar sevmedikleri insanlara karşı acımasızdır."

"Keşke yüreklerimizi de yıkayabilseydik geçen zamanın kirlerinden."

"En büyük düşünceler, en basit olanlarıdır."

"Boşunadır, sağır kulaklara söylenen akıllıca sözler."

"Hep aynı bazen küçük bir umut ışığı çakıyor, bazen umutsuzluk denizleri kuduruyordu.."

"Kulaklarım deli karımın hâlâ çığlık çığlığa sıralamakta olduğu sövgülerle doluydu. Bu sövgülerin arasına benim adımı da karıştırıyordu. Sesi öyle şeytansı bir kinle dolu, kullandığı sözler öyle pisti ki! En adi bir sokak kadını bile ondan daha çirkin konuşamazdı."

"Tess kendini dışarı atıp otlaklara doğru seğirtti. Açık havanın yüreğinin sıkıntısını gidermesini umuyordu sanki... Sonra, sınırsız yerlere alışık kadınların o umursamaz, o sereserpe hareketleriyle, kendini doğaya bırakıverdi; tıpkı bir yüzücünün kendini dalgalara bırakıvermesi gibi."

"Aşk da öğrenilir."

"İmkansızı reddetmek kendini reddetmektir."

"İvan İlyiç yalnız kalınca inlemeye başladı; inlemesi ağrısı ne kadar şiddetli olursa olsun, ağrıdan değil, iç sıkıntısından dolayıydı."

"Onlar kusursuz kızlar, her erkek onlarla mutlu olur, çünkü acı çekmek için yetiştirilmişler."

"Ölmekten müthiş bir şekilde korkuyordu çünkü henüz gerçek anlamda yaşamamıştı."

"Ölmekten korkmamak askerlere mi özgüdür?"

"İnsan isteyince mesafenin önemi yoktur."

"Düşünüyorum da, şeytan yoksa, o zaman onu insan icat etmiştir; hem de kendi benzeri olarak icat etmiştir."

"Kültür araç değil, kendi içinde amaçtır."

"Her gerçek her kulağa göre değildir."

"Korku, insanın en temel duygularından biridir."

"Yapmacıklık, en büyük kusurdur."

"Bütün ölülere seslenip acısını paylaşmaya çağırmakla geçirdi. Ama gelen giden olmadı."

"Birbirlerine söyleyecek başka şeyleri yok muydu hiç? Gözleri daha önemli bir konuşmayla doluydu."

"Bir insanın iyi, güzel şeyler yaptığı ve hayatta kötülük, mutsuzluk ya da acı olduğuna inanmadığındaki kadar mutluydu."

"Bu bir zeka işi değildir. Ruhun derinliklerinde bizden daha içeri bir şey, kör, sağır, dilsiz ve karanlık bir varlık; o ister, o istemez. O sever, o sevmez ve biz onun itaatli aleti oluruz."

"Her sefer yeni bir seferdi ve bunu yaparken asla geçmişi düşünmezdi."

"Beraber, hep beraber, yaşarken ve ölürken..."

"Ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk... Onların gözlerindeki kendi kederimize."

"Hayatımdan çıkıp gitti ama aklımdan çıkmış değildi."

"O vakit, sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor."

"Ah, hayatın bu kadar fedakârlığa değecek nesi ve ne mükâfatı vardı?"

"İnsana en büyük kararlar en büyük bela zamanlarında gelir."

"Bazen küçücük bir ayrıntı dikkatini çeker ve alır götürür insanı."

"Suçlular yokmuş, her şey zincirleme birbirinden doğuyormuş, ben biliyormuşum bunları."

"Görünmezim, izole ve yalnız."

"Umut kalmayınca insanın yaşama isteği de kayboluyor."

"Çalışıp üstesinden gelmeyi başardığım her zorlu dağın zirvesinde yeni bir dağ görünüyordu."

"Aptal gibi ne umutlar beslemiştim..."

"Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır."

"Aşkta kalp susmaya başlayıp da zihin yetilerini kullanmaya başlarsa o aşk öyle bir hasta çocuğa benzer ki damarlarında taze bir kan yerine zehirli ilaçlar dolaşsın."

"Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir."

"Sevinç ve üzüntü hayatın bir parçasıydı; belki de işin sırrı, bütün bunları hissetmek, fakat sevince biraz daha sıkı sarılmaktı, çünkü güçlü bir kalbin ne zaman duracağını asla bilemezdiniz."

"Tanrım, yalnızca mutluluk dolu bir an mı? Böyle bir an bir insanın hayatı için yeterli sayılmaz mı?"

"Çoğu kadın gibi o da sanatçıları uzaktan çok romantik, kişisel ilişkilerde çok nazik görmek istiyordu ama göreneklerin, demir parmaklıkların arkasından onlar göz alıcı vahşi yaratıklardı."

"Hayatın anlamı yok olursa, yaşamakta ne tat var?"

"Bu çağ acımasızdır."

"Zamanın gözü kördür, insan ahmaktır."

"Bu kadar mağlup, bu kadar teslim olarak seveceğine ihtimal vermemişti."

"Doğru ya da yanlış, insanlar hakkında söylenenler, onların yaşamlarında ve özellikle kaderleri üzerinde yaptıkları işler kadar önemli bir etkiye sahiptir."

"Kitaplar bir tür depo gibidir ve biz onlarda unutacağımızdan korktuğumuz şeyleri saklarız. İçlerinde büyülü bir şey yoktur."